Sultanahmet Meydanı'nın Dikilitaş ve Sütunları
İstanbul'un tarihi zenginliklerinden biri olan Sultanahmet Meydanı, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma üç önemli yapıyı barındırır: Theodosius Dikilitaşı, Yılanlı Sütun ve Örme Sütun. Bu anıtlar, hem mimari özellikleri hem de taşıdıkları tarihsel ve efsanevi hikayeleriyle İstanbul’un kültürel mirasında önemli bir yer tutar. Her biri, farklı bir döneme ve olaya işaret ederek, ziyaretçilere geçmişin izlerini sunar.
Theodosius Dikilitaşı
Konumu ve Yapısı:
Theodosius Dikilitaşı, Sultanahmet Meydanı'nın ortasında yükselir. Bu anıt, Mısır’ın Luksor kentindeki Amun-Ra Tapınağı'ndan alınarak MÖ 15. yüzyılda Firavun III. Thutmose tarafından diktirilmiştir. İmparator I. Theodosius, bu anıtı 4. yüzyılda İstanbul'a getirmiş ve 390 yılında bugünkü yerine dikmiştir. Yaklaşık 19.6 metre yüksekliğinde olan dikilitaş, kırmızı granitten yapılmıştır ve üstü hiyeroglif yazılarla süslenmiştir. Taşın üzerinde, firavunun tanrılara sunduğu zaferleri anlatan kabartmalar bulunur.
Hikayesi ve Efsaneleri:
Theodosius Dikilitaşı, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda taşın İstanbul’a getirilmesi ve yerine dikilmesi sürecinde yaşanan olaylarla da dikkat çeker. Rivayetlere göre, dikilitaşın İstanbul’a getirilmesi büyük bir mühendislik başarısı olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, taşı Sultanahmet Meydanı'na dikmek için kullanılan mermer kaidenin üzerinde, dikilitaşın dikilişini tasvir eden kabartmalar yer alır. Bu kabartmalar, o dönemin teknik bilgisini ve zanaat becerisini gözler önüne serer.
Yılanlı Sütun
Konumu ve Yapısı:
Yılanlı Sütun, Theodosius Dikilitaşı'nın yakınında, Sultanahmet Meydanı’nda yer alır. Bu sütun, MÖ 5. yüzyılda, Yunan şehir devletlerinin Perslere karşı kazandıkları zaferin anısına Delfi’deki Apollon Tapınağı için yapılmıştır. 8 metre yüksekliğinde olan bu bronz sütun, birbirine sarılmış üç yılan figürü şeklindedir. İstanbul’a getirildiğinde, sütunun yılan başları hala mevcuttu; ancak günümüzde yalnızca gövdesi kalmıştır.
Hikayesi ve Efsaneleri:
Yılanlı Sütun’un en ilginç yönlerinden biri, taşıdığı sembolik anlam ve efsanelerdir. Yılan figürleri, kötülüklerden korunma ve zaferin sembolü olarak kabul edilmiştir. İstanbul'a getirildiği dönemde, şehri kötü ruhlardan ve düşmanlardan koruduğuna inanılmıştır. 17. yüzyıla kadar başları sağlam olan sütunun yılan başları, bazı rivayetlere göre Osmanlı döneminde bir yeniçeri tarafından kırılmıştır. Bu olay, halk arasında çeşitli hikayelere konu olmuştur.
Örme Sütun
Konumu ve Yapısı:
Örme Sütun, Sultanahmet Meydanı’nın güney kısmında yer alır ve diğer iki sütuna göre daha az dikkat çeker. Yaklaşık 32 metre yüksekliğindeki bu sütun, 10. yüzyılda Bizans İmparatoru VII. Konstantinos tarafından yaptırılmıştır. Sütun, kesme taşların üst üste dizilmesiyle inşa edilmiştir ve bu özelliği nedeniyle "Örme Sütun" olarak adlandırılmıştır.
Hikayesi ve Efsaneleri:
Örme Sütun’un inşasında kullanılan taşların, Bizans İmparatorluğu’nun çeşitli zaferlerini simgeleyen heykellerle süslendiği bilinmektedir. Ancak bu süslemeler, zamanla kaybolmuş veya tahrip olmuştur. Örme Sütun’un orijinal yüksekliği ve üst kısmında bulunan heykellerin detayları, tarih boyunca çeşitli rivayetlere konu olmuştur. Bu anıt, Bizans'ın gücünü ve zaferlerini simgeleyen önemli bir yapı olarak kabul edilmiştir.
Theodosius Dikilitaşı, Yılanlı Sütun ve Örme Sütun, İstanbul'un tarihine ışık tutan, birbirinden değerli anıtlardır. Her biri, kendi hikayesi, yapısı ve efsaneleriyle Sultanahmet Meydanı’nın benzersiz bir parçasıdır. Bu yapılar, İstanbul’un zengin tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerdir.